Özellikle As başkan Serhat Yıldırım, Mavi Beyazlı aileye katılması ile başarı merdivenlerini emin adımlarla tırmanarak takımına Mersin’in yeniden markası olma yolunda hız kazandırdı. Serhat Yıldırım’ın gelmesi ile birlik ve beraberlik içinde hareket eden Camspor’da tam anlamı ile bir aile takımı olması şampiyonlukların arka arkaya gelmesini sağladı. İlk defa Bölgesel Amatör Lig kapısına dayanan Mersin ekibi play-off’larda alacağı başarı ile üst lige çıkacak. Play-off öncesi bir araya geldiğimiz As başkan Serhat Yıldırım ile kısa sürede yakalanan büyük başarıyı, şampiyonluk yolunda karşılarına çıkan engelleri, nasıl aile takımı olduklarını konuştuk.

Play-off’a yükselme sürecinizi anlatır mısınız?

2011 yılında Murat ve Celil Hoca ile tanışmamızla başladı bu süreç. İlk önce Murat Erkaner Başkanımız ilk günden beri bana tamamen güvendi, kapılarını açtı. Sonra Celal Tatar hocamız, güzel bir ekiple elimizden geldiğince ne yapabiliriz diye düşündük taşındık. Alt yapı kulübüyüz zaten biz. Bugüne kadar kulüpte sayısız futbolcu yetiştirdik.

Camspor’un geçmiş şampiyonluklarına baktığınız zaman tamamen kendi yetiştirdiği futbolcularla şampiyon oldu. Dışarıdan hiçbir oyuncu almadan şampiyonluklar yaşadı ve amacımız bu geleneği sürdürmek. Son iki sezon da 1.Amatör’de. İlk yola çıktığımızda ismimiz gönüllüler ordusuydu. Bu ordu güçlenerek yolunda ilerliyor.

Camspor’da 1.Amatör’de küçük bir bütçe ile ama yüreği büyük futbolcularla güzel bir iş başardık. Oynadığımız tüm maçlarda namağlup bir şekilde Süper Amatör’e çıktık. Süper Amatör’e çıktığımızda sezona pandemiden dolayı ara verildi. O arada da yine futbolcularımızın her türlü maddi manevi ihtiyaçlarını gücümüz yettiğince karşıladık. Hiçbir futbolcumuzu bir yere göndermedik, hiçbir futbolcumuza sırt çevirmedik. Maç oynandı, oynanmadı diye bir şey demedik. Elimizden geldiğince evlerine erzağına kadar götürdük.

Bugüne kadar 16 maç oynadık.16 maçta 14 galibiyet 2 beraberlik var. Yine namağlup. Bu namağluplukta öncelikle ilk başta büyük başarı hocamız Celal Tatar’ın katkılarını inkar edemeyiz. Hocamız takımı iyi hazırlamasa, iyi eğitim vermese, disiplini sağlamasa bu başarı o kadar kolay gelmezdi. Celal hoca gibi birine sahip olmak biz yöneticilerin işini kolaylaştırıyor.

Bu yüzden başarının Aslan payını önce hocamıza, sonra futbolcu kardeşlerime daha sonra az da olsa katkı sunabildiysem bana yazılmalı. Örneğin şuan ki oyuncu grubunda BAL görmüş 10 oyuncumuz bulunuyor. Profesyonel olmuş, bırakmış oyuncularımız var. Üstelik bunları küçük bütçelerle bir arada tutmamız, iyi denge kurmamız önce aile olmayı sonra da başarıyı getirdi. Çünkü biz yapabileceğimizin sözünü verdik neyse o dedik. Diğer kulüpler gibi yüksek rakam sunup vermemezlik yapmadık. Biz imkanları ne söz verdiysek yerine getirdik.

Play-off’a yükselmenizde size kendi kaynaklarınız dışında maddi ve manevi destek olan oldu mu?

Kendi kaynaklarımız dışında hiç kimseden 1 TL dahi destek görmedik.  Ne futbolcu anlamında, ne de maddi anlamda hiçbir şekilde destek görmüyoruz. Kendi yağımızla, kendi gelirimizle ayakta durmaya çalışıyoruz. Cebimizdeki paraları birleştirerek bir havuz yapıyoruz. Kulübe 10 milyar gelmişse başkana sen de 10 milyar veriyorsun diyoruz. Bu 20 milyarla örneğin kulübü döndürüyoruz. Bunun içinde elektriği, suyu, futbolcu gideri, hoca maaşları, her şey var.  Küçük bütçelerle yüreği büyük hocalarla ve futbolcularla bu işi yapıyoruz.

Daha çok aile takımı gibi diyebilir miyiz?

Zaten öyle aile gibiyiz. Örneğin futbolcumuzu pandemide ‘işimiz şuanlık bitti, bir peçete gibi atayım’ gibi bir zihniyet yaşamadık. Pandemide bile erzak yardımı olsun, maddi ve manevi yardım olsun, her ay futbolcularımıza desteğimizi yaptık. Onun için zaten bu takım duruyor.

Sanırım İşkur üzerinden birçok futbolcuya iş imkanı da sağladınız?

Örneğin bizde iki senedir 17 yaşında işe girmiş şuanda 19 yaşında olan bir çocuk var. Siz de biliyorsunuz emekliliğin ne kadar zor olduğunu. Bu adam yarın öbür gün 30 yaşına geldiğinde ‘ vay be’ diyecek. Sigortalı futbolcu girişi iki yıllık bir primim var diyecek. Biz burada düzenli çalışıyoruz, ne bir kuruş vergi, ne bir kuruş SSK borcumuz var. Güzel bir şekilde ilerlediğimiz için başarı da geliyor.

BAL’da oynayan Mersin 33 FK ve İdman Yurdu 1925’in olası lige veda etmesi durumunda Merkezde takımımız kalmayacak. Play-off’da ise  Anamur, Homurlu, Camspor ve  Tarsus Takımı olan Çukurova Birlik FK takımları mücadele ediyor. Olurda sizde BAL’a çıkamazsanız merkez resmen takımsız kalacak. Size destek olamayan diğer kulüpler bu tehlikenin farkında mı?

En büyük sorunumuz bu. BAL’da da oynasak, Süper Amatör’de de oynasak, 1.Amatör’de de oynasak bir kulüpçü, yönetici veya başkan arkadaşımızdan destek göremiyoruz. Bir şey söylediğiniz zaman adamlar uzak kalıyor, geri plana düşüyor.  Şuanda bile BAL Ligi’nden bir iki topçu istediğimiz zaman insanlar telefonlarını otomatik olarak meşgule atıyor. Bu aslında herkesin ayıbı, birlik beraberlik olsa. Mesela ben sezonun başında bir canlı yayına katılmıştım şunu söyledim: “Mersin’de 4 BAL takımı yok mu? 4 takım kenetlensin bir tane takımı profesyonel yapalım. Ama hiç kimse bunu yapmıyor. Bu saatten sonra yanımızda olanın da olmayanın da yolu açık olsun.

BAL Ligi kurulalı 15-16 yıl oldu. Bir tek İçel İdman Yurdu çıktı. Çıkmamasının nedenini buna bağlayabilir miyiz?

Bağlayabiliriz, çünkü birlik ve beraberlik yok. Sezon başında ilk gün şunu söyledim. Muzaffer Hocama da başarılar diledim, Emin Topçu hocama da herkese. Dedim ki yöneticilik budur aslında şunu yapın. Bir gruba ağırlık vereceksin, bu kötü bir şey değil neticede kentimizin takımı. İçel İdman Yurdu 3.Lig’de bize faydası var. Yarın öbür gün Erdemli çıksın 3.Lig’e, Silifke çıksın. Her yıl bir takım çıksın. Bizde birlik beraberlik yok maalesef.

Play-off 19-20 Mart’ta başlıyor. İlk maçınız da Anamur’la, nasıl bir maç bekliyorsunuz?

Bizim takımımız namağlup giderken bir de başka bir özelliğimiz var. Biz 3 sezondur, kırmızı kart almadan disiplin soruşturması almayan tek takımız. Bu da aldığımız eğitim, yöneticinin ciddiyetiyle alakalı. Bana gelen futbolcu geldiği kulüpte her maç kırmızı kartı, sarı kartı varmış, disiplin kuruluna gidiyormuş. Bizde kesinlikle böyle şeyler olmaz ve biz de zaten o tarz oyuncuları tercih etmeyiz.

Bütçemiz küçük olduğu için şuanda aldığımız yeni bir transfer yok. Biz Lige nasıl başladıysak aynı kadroyla götüreceğiz. İki tane genç oyuncu aldık. Zaten bizim amacımız genç oyuncu alıp Kent sporuna kazandırmak.

BAL’a çıkarsanız nasıl projeler üretmeyi düşünüyorsunuz?

Daha önce üst düzey yerlerde kulüp başkanlığı yapmış büyüklerimizden BAL Ligi’ne çıktığımız takdirde manevi destek verecekleri sözünü aldık. Ama biz o sözlere tümüyle güvenerek yola çıkmıyoruz. Bu güne nasıl geldiysek yine kendi imkanlarımızla, kendi gelirimize, kendi cebimize güvenerek yüreği büyük futbolcularla yolumuza devam edeceğiz. Olur da BAL’a çıkarsak ilk olarak ligde kalmayı hedefliyoruz. Özellikle Mersinli gençlerinin oynayacağı bir kulüp yaratmak istiyoruz. Var olan tesisimizi ise geliştirerek  BAL’da oynanacak kaliteye getireceğiz. Tüm projelerimiz hazır. Projeler hayata geçtiğinde bazıları nasıl kulüp yönetilir, nasıl kendi imkanları ile ayakta durulur görecek.

Son olarak Mersin taban birlikleri bir olsun, kulüp başkanları bir olsun, Mersin sporunu hakettiği yere getirsin. Kinden, nefretten, dedikodudan, husumetten vazgeçsinler. Unutulmasın bir yönetici maçta nasıl davranırsa, bir hoca maçta nasıl davranırsa topçusu da öyle davranır. İyi örnek olsunlar, Play-off’ta da seyir zevki yüksek maçlar olsun hep beraber keyif alalım. Kim hakkediyorsa o kazansın. Ama benim gönlüm bir gençlik Kulübünün kazanmasından yana. Geçmişte Mersin futboluna sayısız yıldız kazandıran, alt yapısı ile hep ön planda olan Mersin Camspor şampiyon olursa daha çok mutlu olurum.

“BELEDİYE TAKIMLARI LİGDE OLMAMALI”

Mavi Beyazlı kulübün gizli kahramanı, teknik direktörü Celal Tatar ise özelikle Belediye takımlarının üst liglerde mücadele etmelerini doğru bulmadığının altını çizdi. Tatar, “20-21 yıldır kulübün teknik sorumluluğunu yapıyorum. Aslında biz duraklama dönemine girmedik. Şampiyonluklarımıza ara verilmesinin en büyük nedeni Türkiye Cumhuriyeti’nde müessese takımlarının ve devlet takımlarının orantısız para gücünü kullanarak il içinden ve dışından çocukları toplayarak, Türkiye Şampiyonalarına gidip başarılı olmalarıdır.

Biz hiçbir oyuncuyu transfer etmiyoruz, kendi altyapımızdan yetiştirmediğimiz oyuncuyla liglere girmiyoruz. Böyle olduğu için onlar şampiyon oldular biz 8-10 yıl şampiyon olamadık. Ne zaman ki bu dengeler değişmeye başladı, gençlik kulüpleri öne çıkmaya başladı değerimiz anlaşılmaya başlandı. Bugün bile Play-off’a baktığımızda devlet destekli takımların bizden 7, 8 kat fazla para harcadığını görüyoruz. Gençlik kulübü ile bir devlet takımının başetmesi beklenemez.

 Devletin mazotu, devletin sigortası, devletin parası, devletin eşofmanı ve devletin sigortalı antrenörleri ile karşımıza geliyorlar. Bu ülkede futbolun ilerlememesinin en büyük nedeni bu. Devletin ve müesseselerin ya bu liglerden çekilmeleri lazım ya da müesseseler ligi, resmi kuruluşlar ligi olması lazım. “

“ÖNCE ALT YAPI DİYEN KAZANDI”

“Gençlik kulüplerinin ayakta kalabilmesi için, başarılı olabilmeleri için, oyuncu yetiştirebilmeleri için müessese takımlarına ne hak veriliyorsa gençlik kulüplerine de aynı hakların verilmesi lazım. Devletin toplamış olduğu vergileri, su paralarını, elektrik paralarını devletin bir kuruluşuna aktardığınız zaman gençlik kulüplerinin yaşama şansı ne yazık ki olmuyor.

Duraklama dönemi dediğiniz dönemde Mersin İdman Yurdu’na 5 yılda 25 tane oyuncu verdik. Mersin İdman Yurdu düştü ama şuanda Mersin İdman Yurdu’nun en son Süper Lig kadrosunda Abdulkadir bizim oyuncumuzdu. Bekir Can Sönmez 1. ve 2.Lig’de bizim oyuncumuzdu,  Emre Can Dönmez bizim oyuncumuzdu. En kötü olduğumuz dönemde bile bu dönem Kayserispor’a bir kaleci verdik, Malatyaspor’a bir oyuncu verdik, Alanyaspor’a bir oyuncu verdik. Hem oyuncu yetiştirip hem de  Süper Amatör’de şampiyonluğu oynayan bir takımız. Yani misyonumuz her zaman oyuncu yetiştirmek, vizyonumuzda da Süper Lig’de şampiyon olmayı hedefliyoruz.”

çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Şuan bir iki oyuncu ile görüşme halindeyiz. Onlardan haber bekliyoruz. Kendi tesisimizde çalışıyoruz. Geçen haftaya kadar tek idmanla geçiriyorduk, artık çift idmana başladık. Oyuncularımızı bölüm bölüm çağırıyoruz antremanlara. Bu şekilde eksikliklerimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Transfer olur ya da olmaz biz elimizdeki mevcut kadromuzun ilk oyuncusundan son oyuncusuna kadar güveniyoruz.

Bir yıl boyunca onlar emek verdiler. Alabilirsek diğer arkadaşlarımızı alacağız. Alamazsak aynı emek veren arkadaşlarımızla  gidebildiğimiz kadar iyi yere gidip şampiyon olacağız.  21 yıldır şampiyonluklar yaşadık ama bu düzeyde şampiyonlukları yeni yeni yaşamaya başladık. Umarım yönetici abilerimin emekleri, zamanları boşa gitmez ve istenilen, özlenen başarı gelir.